İş kazası, çalışanı hem fiziksel hem de ekonomik olarak derinden etkileyen ciddi bir durumdur. Türkiye’de iş kazaları ne yazık ki hala yaygın olup, her yıl binlerce işçi bu tür kazalara maruz kalmaktadır. Bu yazıda, iş kazası geçiren işçinin hakları nelerdir sorusuna 2025 yılı itibariyle yürürlükte olan mevzuat ve güncel yargı içtihatları çerçevesinde kapsamlı bir yanıt sunulacaktır.
İş Kazası Nedir ve Hangi Durumlar İş Kazası Sayılır?
ş kazası kavramı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre iş kazası; sigortalının işyerinde, işverenin denetimi altında veya iş nedeniyle bir görev sırasında bedensel ya da ruhsal zarara uğramasıyla meydana gelen olaydır.
İş kazası yalnızca işyerinde yaşanmak zorunda değildir. İşverenin sağladığı araçla işe giderken geçirilen bir trafik kazası, iş için görevlendirilmiş bir çalışanın dışarıda maruz kaldığı kaza veya mola sırasında yaşanan olaylar da iş kazası kapsamında değerlendirilebilir. Bu yönüyle kavram oldukça geniştir.
İş Kazası Geçiren İşçinin SGK Nezdindeki Hakları
Bir iş kazası meydana geldiğinde, ilk olarak sosyal güvenlik boyutu devreye girer. İş Kazası Geçiren İşçinin hakları arasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sağlanan yardımlar büyük önem taşır. Bunlar arasında en bilineni, geçici iş göremezlik ödeneğidir. İşçi, SGK’ya bildirilen istirahat raporu ile belirli bir süre çalışamaz durumda olduğunu belgelediğinde, gelir kaybı yaşamaması adına günlük ödeme almaya başlar.
Ayrıca, iş kazasının kalıcı bir hasara neden olması durumunda, işçiye sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Bu gelir, çalışma gücündeki kayıp oranına göre hesaplanır ve genellikle ömür boyu ödenir. Aynı şekilde, kaza nedeniyle oluşan tedavi masrafları (ameliyat, fizik tedavi, ilaçlar) SGK tarafından karşılanır. İşçinin bu süreçte cebinden ödeme yapması gerekmez.
SGK’ya yapılacak bildirim son derece önemlidir. Bildirim süresi kaçırıldığında işçi birçok haktan mahrum kalabilir. Bu nedenle kazadan sonra en geç 3 iş günü içinde işverenin SGK’ya bildirimde bulunması gerekmektedir. Aksi halde hem işveren idari para cezasıyla karşılaşır hem de işçinin sosyal güvenlik hakları riske girer.
İşverenin Hukuki Sorumluluğu ve Tazminat Davaları
İş kazasının ardından işverenin hukuki sorumluluğu doğabilir. Türk Borçlar Kanunu uyarınca, işveren işçiyi gözetme borcu altındadır. Yani işçiyi risklerden koruyacak tüm önlemleri almakla yükümlüdür. İş kazasının meydana gelmesinde işverenin kusuru varsa, iş kazası geçiren işçi, işverene karşı maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Maddi tazminat talepleri; işçinin kazadan kaynaklı tedavi masraflarını, çalışamadığı dönemdeki gelir kaybını ve sürekli sakatlık durumundaki gelecekteki gelir eksikliğini kapsar. Bu zararlar bilirkişi raporlarıyla hesaplanır.
Manevi tazminat ise işçinin yaşadığı acı, elem ve hayat kalitesinde yaşanan düşüş nedeniyle talep edilir. Yargıtay kararları, özellikle uzuv kaybı, yüz bölgesinde kalıcı iz, psikolojik travma gibi durumlarda manevi tazminatı uygun görmektedir.
İş Kazasında Ceza Sorumluluğu: İhmalin Bedeli Ağır Olabilir
İş kazası sadece özel hukuk hükümleri çerçevesinde değil, ceza hukuku bakımından da değerlendirilebilir. Eğer işverenin ihmal veya bilinçli taksirle hareket ettiği, yani gerekli önlemleri bilerek almadığı tespit edilirse, Türk Ceza Kanunu m. 85 kapsamında “taksirle yaralama” veya “taksirle ölüme neden olma” suçlarından yargılanabilir.
Bu tür ceza soruşturmaları genellikle savcılığa yapılacak bir suç duyurusuyla başlar. Soruşturma sonucunda kamu davası açılırsa, tazminat taleplerinde de olumlu yönde etkisi olabilir. Çünkü ceza mahkemesinde verilen kusur tespiti, iş mahkemesindeki dosyada delil olarak kabul edilir.
İş Kazası Nedeniyle Dava Açma Süresi (Zamanaşımı)
İş kazasına bağlı tazminat talepleri bakımından zamanaşımı süresi, olay tarihinden itibaren 10 yıldır. Ancak kazaya neden olan eylem aynı zamanda suç teşkil ediyorsa, o suç için öngörülen ceza zamanaşımı uygulanır. Örneğin, ölümle sonuçlanan bir kazada ceza davası 15 yıla kadar zaman aşımı süresine tabidir. Bu da işçinin ya da yakınlarının daha uzun süre dava açabilmesine olanak tanır.
Bu nedenle, iş kazasına uğrayanların ya da ölen işçinin yakınlarının en kısa sürede hukuki danışmanlık alarak zamanaşımı süresini kaçırmadan dava açmaları gerekir.
İş Kazasında Arabuluculuk Zorunlu mu?
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca, iş kazasına bağlı tazminat davaları için arabuluculuk zorunlu değildir. Ancak uygulamada, bazı işverenler ödeme yapmayı kabul edebilir ya da anlaşma sağlanabilir. Bu nedenle dava açmadan önce uzman bir hukukçunun önderliğinde arabuluculuğa başvurmak, süreci hem hızlandırabilir hem de masrafları azaltabilir.
İş Kazası Geçiren İşçinin Avukata Başvurması Neden Önemlidir?
İş kazası süreci, gerek SGK işlemleri gerekse tazminat davaları bakımından karmaşık bir hukuki altyapıya sahiptir. Bilirkişi incelemeleri, kusur oranları, gelir kaybı hesaplamaları ve delil sunumu gibi birçok teknik konu, uzmanlık gerektirir. Ayrıca, hak kaybına neden olabilecek küçük bir ihmal, işçinin uzun vadeli maddi geleceğini tehlikeye atabilir.
Bu nedenle, iş kazası geçiren işçinin hakları en doğru ve etkili şekilde ancak deneyimli bir iş hukuku avukatı tarafından korunabilir. Gerek SGK süreci, gerekse tazminat davası gibi adımlar titizlikle yürütülmelidir.
Haklarınızı Bilmiyorsanız, Kaybedersiniz
İş kazası sonrasında yaşanan belirsizlik, çoğu zaman işçinin hakkını aramaktan vazgeçmesine neden olur. Oysa Türkiye’de yürürlükte olan mevzuat, iş kazası geçiren işçiyi hem sosyal güvenlik hem de özel hukuk anlamında kapsamlı şekilde korumaktadır. Burada önemli olan, doğru zamanda doğru adımları atmaktır.
Eğer siz veya bir yakınınız iş kazasına maruz kaldıysa ve haklarınızı öğrenmek istiyorsanız, uzman bir avukata danışmanız büyük önem taşır. İletişim için tıklayınız!
Bir yanıt yazın